4 Şubat 2009 Çarşamba

İyi Bir Meyve Bahçesi Nasıl Olmalıdır?

Türkiye meyve sebze üretiminde dünya çapında oldukça iyi bir noktada. Türkiye, dünya meyve sebze üretiminin % 3 ' ünü yapıyor. Buna göre en son 2004 yılı verilerine göre Çin, Hindistan, ABD, Brezilya, İtalya' nın ardından dünya altıncısı. Brezilya, İtalya ve Türkiye birbirlerine çok yakın. Beşinci olan İtalya' nın üretimi son zamanlarda azalırken, Türkiye' nin üretimi ise düzensiz de olsa artıyor. Bu durumda uygun planlama ve uygulamalarla önümüzdeki 10 yıl içerisinde dördüncülüğe, hatta belki bir sonraki dönemde ABD' yi koltuğundan ederek üçüncülüğe oturmak hayal değil.1

Ancak bunu gerçekleştirmek için mevcut düzensiz yapıyı en azından üretim bazında profesyonelleştirmemiz gerekiyor. Üretimde gelişme için olmazsa olmazların şunlar olduğunu düşünüyorum:
  • Bilimsel gelişmelerin kolayca adapte edilebildiği,
  • Standardize edildiği için eksikler ve hataların kolayca tespit edilebildiği,
  • Üretimle ilgili kararların ortak akıl ve bilimsel gelişmeler ışığında alındığı,
  • Sürekli sürdürülebilir gelişimin ana felsefeyi teşkil ettiği bir üretim.

Bu bağlamda iyi bir meyve bahçesi şöyle olmalıdır 2:


1- Bitki Koruma Ürünlerinin Kullanımı
Politika: Bitki koruma ürünleri konusunda yazılı bir politikamız olmalıdır.
Örneğin organik üretim yapıyorsak "asla kullanılmaz" ya da "sadece yönetmelikte izin verilenler kullanılır ve zamanla oranlar şöyle şöyle azaltılır" ya da konvansiyonel üretim için "zararlı ve hastalıklar izlenir, tüm önlemlere rağmen başarılı olunamıyorsa kimyasal mücadele yapılır" gibi. Bu politikada hedefler olmalı ve bu hedeflere ulaşılmaya çalışılmalıdır.
Müşteri onayı: Kullanılan ilaçlar, ürünlerimizi satacağımız potansiyel müşterilerin onay vermeyeceği ilaçlar olmamalıdır.

İzlenebilirlik: İzlenebilirlik sistemi kurulmalı ve çiftliğimizden gönderdiğimiz ürünler bir sorun çıkması halinde geriye dönük izlenebilmelidir. Böylece nerede hata yapıldığı öğrenilerek düzeltmek mümkün olur.

Kayıt: İzlenebilirlik ve sürekli gelişim için ilaçlama ile ilgili kayıtlar düzenli olarak tutulmalı ve saklanmalıdır.

EZE: Bitki koruma ile ilgili eşikler belirlenmelidir (Araştırınız: ekonomik zarar eşiği, EZE). Böylece zararlı ve hastalıkları izleyebilir, hangi noktada müdahale edeceğimizi tespit edebiliriz.

Depo: Bir ilaç deposu mutlaka olmalıdır. Bu depo uluslararası yaş meyve sebze standartlarında istenen özelliklere sahip olmalıdır (bakınız: Globalgap Standardı 3)
Bu depo sağlam, ısı değişimlerine dayanıklı, temiz, sızdırmaz, havalandırmalı yapıda olmalı; işletmenin kimyasal deposu olarak kullanılmalıdır. Buraya giren çıkan kimyasalların envanteri tutulmalıdır.

Kalibrasyon: Bitki koruma ürünleri uygulama ekipmanlarının düzenli bakımı ve kalibrasyon doğrulaması yapılmalıdır. Aksi halde yapılan faaliyetlerin işe yarayacağına hiç bir zaman emin olunamaz ve tüm çabalar boşa gidebilir. Bu durum maalesef çevresel yıkımı da beraberinde getirir.

Eğitim: Her işletme teknik işlemlerini mutlaka, en az 2 yıl resmi tarım eğitimi almış bir kişi güdümünde yürütmelidir. İlaç uygulayanlar bu kişiden veya bu özelliklere sahip başka bir uygun kişiden konuda en az 2 günlük uygulama eğitimi almış olmalıdır. Eğitimin anlaşılıp anlaşılmadığı kontrol edilmeli, bilgileri tazelemek ve yeni gelişmeleri benimsemek için eğitimler tekrarlanmalıdır.

İzleme ve mücadele: Hastalık ve zararlılar tuzak, feromonlu cezbediciler gibi sistemlerle izlenmeli ve mümkün olduğunca mücadele fiziksel ve biyolojik olarak yapılmalı; kimyasal mücadele son çare olmalıdır.

İlaç Tavsiyesi: Kimyasal mücadele yapılacak ise, ilaç tavsiyesi bu çiftliğin teknik sorumlusu olan en az 2 yıl resmi tarım eğitimi almış bir kişi tarafından yazılı olarak yapılmalı, uygulamadan sonra da yapılan uygulama kaydedilmeli ve kayıtlar saklanmalıdır. Böylece tavsiyenin doğruluğu, yapılan uygulamanın uygunluğu denetlenip hata varsa düzeltilebilir.

Harita: Çiftliğin, önemli yer ve süreçleri açıklayan, bolca işaretler olan renkli ve anlaşılabilir bir haritası olmalıdır. Tercihen bu harita A0 boyutlarında büyültülüp herkesin kullanımını sağlayabilecek merkezi bir yere asılmalıdır. Böylece tüm faaliyetler ve uygulamalarda tarifler yerine gerçek verilerle konuşulabilir ve hatalar en aza iner.

Giysi: Bitki koruma ürünleri, uygun koruma giysileri giyilerek uygulanmalıdır (örneğin: Gözlük, maske, tulum, çizme).

2- Gübrelerin Kullanımı
Politika:
Gübrelerin kullanımı konusunda yazılı bir politikamız olmalıdır.
Örneğin organik üretim yapıyorsak "sadece yönetmelikte izin verilen gübreler kullanılır" ya da konvansiyonel üretim için "bitki ihtiyaçları analizler ve araştırmalarla tespit edilir, bilimsel yöntemlerle uygulamalar yapılır" gibi.
Bu politikada hedefler olmalı ve bu hedeflere ulaşılmaya çalışılmalıdır.

Analiz ve Hesaplama: Bitkilere verilecek gübreyi tahmin etmek için düzenli toprak, yaprak, besin solüsyonu ve organik madde analizleri yürütülmeli; hesaplamalar yapılarak sürekli iyileşen şekilde gübreleme faaliyetleri sürdürülmelidir.

Kayıt: İzlenebilirlik, kirliliği önleme ve sürekli gelişim için gübreleme ile ilgili kayıtlar düzenli olarak tutulmalı ve saklanmalıdır.

Gübre Tavsiyesi: Gübre uygulaması yapılacak ise, gübre tavsiyesi bu çiftliğin teknik sorumlusu olan en az 2 yıl resmi tarım eğitimi almış bir kişi tarafından yazılı olarak yapılmalı, uygulamadan sonra da yapılan uygulama kaydedilmeli ve kayıtlar saklanmalıdır. Böylece tavsiyenin doğruluğu, yapılan uygulamanın uygunluğu denetlenip hata varsa düzeltilebilir. Teknik sorumlu tavsiyeyi analiz ve hesaplamalar sonucu oluşturmalı, konu üzerine çalışmalıdır.

Gübre Ağır Metal İçeriği: Satın alınan inorganik gübrelerin ağır metal içerikleri (en azından kurşun, kadminyum ve civa) bilinmelidir. Bu amaçla bayilerden broşür veya gübre üreticisinden detaylı içerik bilgisi istenebilir. Bu olmuyorsa gübreler analiz ettirilir. Gübre içerisindeki ağır metal içeriği bitki besleme, toprak ve çevre kirliliği açısından çok önemlidir. Belli bir ağır metali çokça içeren bir gübreden ya vazgeçilmeli, ya da başka marka veya yapıdaki gübrelerle değiştirilmeye çalışılmalıdır.

Depo: Bir gübre deposu olmalıdır. Gerekirse ilaç ve gübre deposu olarak tek depo kullanılabilir. Ancak bu durumda ilaçlar kilitli ve sızdırmaz, tercihen çelik bir dolapta saklanmalıdır. Bu depo uluslararası yaş meyve sebze standartlarında istenen özelliklere sahip olmalıdır (bakınız: Globalgap Standardı 3)

3- Kirlilik Önleme
Politika: Kirlilik oluşturma ve önleme konusunda yazılı bir politikamız olmalıdır.
Bu politikada hedefler olmalı ve bu hedeflere ulaşılmaya çalışılmalıdır.

Analiz: Kirlenmeyi kontrol için özellikle çevredeki su kaynakları düzenli analiz edilmelidir. Su örnekleri ISO 5667-5 veya eşdeğeri bir standarda göre alınmalıdır.

4- İnsan Sağlığının Korunması
Politika: Çalışanların, ziyaretçilerin ve müşterilerin sağlık ve güvenlikleri hakkında yazılı bir politikamız olmalıdır. Bu politikada hedefler olmalı ve bu hedeflere ulaşılmaya çalışılmalıdır.

Analiz: Üretilen ürünlerde sürekli kalıntı analizleri yapılmalı ve bu analizler bir risk değerlendirme çerçevesinde geliştirilerek kalıntı riski en aza indirilmelidir. Analizlerin yapıldığı laboratuvar ISO 17025 veya eşdeğer bir standarda akredite olmalıdır.

Temizlik: Çiftlikteki özellikle mutfak, tuvalet gibi alanların üzenli temizlik ve bakımı yapılmalı; buralar bir form ile takip ve kontrol edilmelidir.

Hijyen Eğitimi: Tüm çalışanlar hijyen ve gıda ürünleri ile temas konusunda bir uzmandan eğitim almalıdır.

İlk Yardım Eğitimi: Çiftlikte resmi bir kurumdan onaylı, çalışan her 50 kişi için en az 1 adet ilk yardım eğitimli kişi olmalıdır. Bu eğitim sadece ilk yardım konusunda alınmış (ehliyet kursunda alınan eğitim geçerli değildir) ve her 5 yılda bir yenilenmiş olmalıdır. Eğer, örneğin yoğun hasat zamanı 50 kişiden fazla kişi çiftlikte çalışıyor ise ilk yardım eğitimi almış kişi sayısı arttırılmalıdır.

Araç, Alet ve Ekipman Kullanım Eğitimi: Çiftlikteki karmaşık alet ve ekipmanların kullanımı konusunda kullanıcılar eğitim almış olmalıdır.

İlk Yardım Çantası ve Yangın Tüpü: Çiftlikte ve işin yapıldığı her yerde uygun durumda ve yeterli bir ilk yardım çantası ve yangın tüpü olmalıdır.

Uyarı İşaretleri: Çiftlikte kontroller ve işlemler sonucu ihtiyaç görülen her yere uyarı işaretleri ve bilgilendirme panoları konulmalıdır. (Örneğin bir kuyu girişi, ilaç deposu kapısı, elektrik direği vb.)

Sağlık Kontrolü: Çalışanlar düzenli sağlık kontrollerinden geçmelidir. Özellikle yapılan çiftçilik faaliyetlerindeki en büyük sağlık riski olan tarım ilaçlarının yine özellikle bunları uygulayanlara zarar verip vermediğini öğrenebilmek için her yıl en az bir kez "kolinesteraz enzim tayini" yapılmalıdır. Bu tayin polikliniklere kan örneği vererek bir günde yaptırılabilen ucuz bir tahlildir. Analiz sonucu ilaçtan etkilenmiş olduğu tespit edilen bireyler ilaçlamayı bırakmalı ve tedavi olmalıdır.

Bahçeye Giriş: İlaçlamadan sonra bahçeye normal insanlar 24 saat, gebe bayanlar en az 48 saat sonra girmelidir.

5- Enerji, Su ve Diğer Doğal Kaynakların Kullanımı
Politika: Su kullanımını optimize etmek ve diğer doğal kaynakları mantıklı kullanarak atıkları en aza indirmek konusunda yazılı bir politikamız olmalıdır.
Bu politikada hedefler olmalı ve bu hedeflere ulaşılmaya çalışılmalıdır.

Enerji Değerlendirme: Çiftçilik faaliyetlerinde önemli derecede enerji tüketen araç, alet ve cihazların tüketimleri takip edilip izlenmeli ve böylece anormalliklerin önüne geçilmelidir. Örneğin traktörün mazotu, damlama sulama sisteminin elektrik harcaması. Eğer 2007 yılında 5 birim mazot harcadıysak ve 2008' de aynı işleri yapmış olmamıza rağmen 10 birim mazot harcadıysak traktörün bakımında bir sorun olabilir ya da traktör artık fazla eskimiş olabilir. Bu konuda enerjinin fiyatı değil, miktarı göz önüne alınmalıdır.

Bakım ve Kontrol: Çiftlikteki tüm alet ve ekipmanların düzenli bakım ve kontrolleri planlanmalı ve plana uygun bakımlar yapılmalı, kayıtlar saklanmalıdır.

Su İhtiyacı Tahmin: Bitkilerin su ihtiyacını tahmin eden sistemler kurulmalıdır. Örneğin nem ölçer, iklim istasyonu, yağış ölçer gibi aletlerden alınan bilgiler ile bitkilere hangi dönem ne kadar su verileceği hesaplanmalı; böylece gereğinden fazla ya da eksik su vermenin önüne geçilmelidir.

Sulama Sistemi: Bahçede en uygun sulama sistemi olmalıdır. Bu amaçla salma sulamadan kaçınılmalı; teknik olarak hangi sistem mantıklı ise (damlama, yağmurlama, mini yağmurlama, merkez eksen vb.) o uygulanmalıdır.

6- Geri Dönüşüm ve Malzemelerin Yeniden Kullanımı
Politika: Geri dönüşüm ve malzemelerin yeniden kullanımı konusunda yazılı bir politikamız olmalıdır. Bu politikada hedefler olmalı ve bu hedeflere ulaşılmaya çalışılmalıdır.

Atık Tanımlama: Çiftçilik faaliyetlerimiz sonucu tüm tarımsal ve kentsel atıklar tanımlanmalı ve bunların en iyi ne yapılacağı (geri dönüşüm, yakma, hurdacıya verme vb.) planlanmalı ve uygulanmalıdır.

Atık Depolama: Atıklar için bir depolama alanı, uygun çöpler olmalı ve bunlar en uygun en çevreci şekilde bertaraf edilmelidir.

7- Doğal Hayat, Çevre Koruma ve Geliştirme
Politika: Çevre, doğayı koruma ve geliştirme konusunda yazılı bir politikamız olmalıdır.
Bu politikada hedefler olmalı ve bu hedeflere ulaşılmaya çalışılmalıdır.

Sınıflandırma: Çiftlik, çevre duyarlılığına göre sınıflandırılmalı (en az 3 sınıf); dönemsel olarak daha üst sınıfa geçmek hedeflenmelidir. Örneğin salma sulama yapan, atık kontrolü yapmayan, ilaçları ve gübrelemeyi takip etmeyen bir çiftlik üçüncü sınıf; bunlar konusunda hassas olan ve duyarlı uygulamalar yapan bir çiftlik ikinci sınıf; ikinci sınıf işler yanı sıra çevre koruma ve doğal hayatı geliştirme konusunda ilave çabalar (örneğin çevre örgütlerine üyelik, yabani hayvanlar için yuvalar kurmak, su ve yem vermek vb.) sarf eden bir çiftlik birinci sınıf olabilir.
Son Söz
İşte değerli dostlar. Yukarıda, bir meyve bahçesinde, bir tarım işletmesinde profesyonel anlamda yapılması gerekenleri yazdım. Bunların bir çoğu karlılığı doğrudan etkileyen hususlar olduğu gibi bir kısmı da insan sağlığı ve çevre konusunda olmazsa olmazlardan oluşuyor.
Belki sadece karlılık ile ilgili olanları alıp uygulamayı seçmek cazip gelecek. Ancak bilmeliyiz ki geleceğin tarımı için yukarıda anlattıklarım asgari gerekliliklerdir.
Yazımın başında açıkladığım gibi daha iyi, daha verimli, daha karlı ama en önemlisi hem kendimiz hem de çevremiz için sürdürülebilir tarım yapmak istiyorsak, yukarıdakilerin tümünü ve hatta fazlasını uygulamamız gerekir.


Bugün yapacağımız, başlayacağımız uygun ve doğru faaliyetler; gelecekte bugün şikayetçisi olduğumuz bir çok hususta ilgili iyileşmeler sağlayacaktır.

Samuel Johnson' un dediği gibi: "Geleceği satın alabilecek tek şey, bugündür."


En derin saygılarımla.
Hakan Ozan Erzincanlı

Ziraat Yüksek Mühendisi


http://www.tarimsal.com/

1 http://www.tarimsal.com/makaleler/aclik_tehlikesinin_neresindeyiz.htm
2 Tesco Nature´S Choice Scheme
3 http://www.globalgap.org/cms/front_content.php?idart=264

Beyin Kanaması

Beyin kanaması oldugunu anlamak için aşağıdaki dört adımı uygulamak gerekir:

Beyin kanaması semptonlarını anlamak çok zor olabilir. Fakat bu konuda bilgisiz olup beyin kanaması geçiren kişiye müdahale edilmezse, beyin çok ciddi zararlar görebilir. Doktorlar, artık herkesin aşağıdaki 4 adımı uygulamakla, bunu kolayca anlayabileceğini söylemektedir.

1)Kişinin gülümsemesini istemek (eğer yapamazsa felç demektir)

2)Kişinin çok basit bir cümle söylemesini istemek ('Bugün çok güzel bir gün' gibi.)

3)Kişiden her iki kolunu birden kaldırmasını istemek .

4)Kişiden dilini dışarı çıkartmasını istemek. Eger yamulmuşsa bu da felç geçirdiğine işarettir.

Eğer kişi bu dört adımdan birini yerine getiremiyorsa 'lütfen' derhal acil servise haber veriniz ve doktora telefonda durumu izah ediniz.

3 Şubat 2009 Salı

John Hopkins Hastanesi'nden Kanser Raporu

1) Herkesin vücudunda kanser hücreleri vardır. Bu kanser hücreleri birkaç milyara kadar çoğalmadıkça standart testlerde görülmezler. Doktorlar kanser hastalarına tedaviden sonra vücutlarında artık kanser hücresi kalmadığını söyledikleri zaman, bu yalnızca kanser hücrelerinin testlerle saptanamayacak düzeyde olduğu anlamına gelir.

2) Bir kişinin hayatı boyunca 6 ile 10 kez kanser hücreleri oluşabilir.

3) Kişinin bağışıklık sistemi güçlü olduğu zaman kanser hücreleri yok edilir ve çoğalarak tümör oluşturmalarına engel olunur.

4) Bir kişide kanser olması, o kişide çoklu beslenme eksikliği olduğuna işaret eder. Bunlar genetik, çevresel, beslenme ve yaşam tarzı faktörlerine bağlı olabilir.

5) Çoklu beslenme eksiklini yenebilmek için diyeti değiştirmek ve ek takviye almak bağışıklık sistemini güçlendirir.

6) Kemoterapi hem hızlı çoğalan kanser hücrelerini, hem de kemik iliğinde, sindirim sisteminde v.s.'deki hızlı büyüyen sağlıklı hücreleri yok eder ve karaciğer, böbrekler, kalp, akciğerler v.s.'de organ tahribatına yol açar.

7) Radyasyon kanser hücrelerini yok ederken; sağlıklı hücre, doku ve organları da yakar, yaralar ve zarar verir.

8) Kemoterapi ve radyasyon başlangıçta tümörün küçülmesine yol açar. Kemoterapi ve radyasyon tedavisinin uzaması tümörün daha fazla yok olmasına yol açmaz.

9) Kemoterapi ve radyasyondan dolayı vücut çok fazla toksin yüklenmesine maruz kalınca, bağışıklık sistemi ya tehlikeye düşer, ya da yıkılır; dolayısıyla kişi çeşitli enfeksiyonlara ve komplikasyonlara yenik düşer.

10) Kemoterapi ve radyasyon kanser hücrelerinde mutasyona neden olabilir ve dirençlerinin artarak yok edilmelerini zorlaştırabilir. Cerrahi işlem de kanser hücrelerinin başka taraflara atlamasına neden olabilir.

11) Kanser hücreleri ile savaşmakta etkili bir yöntem ise onları çoğalmak için ihtiyaçları olan gıdalardan yoksun ve aç bırakmaktır.

KANSER HÜCRELERİ AŞAĞIDAKİLERLE BESLENİRLER:
a- Şeker kanser besleyicidir. Şekeri kesilerek kanser hücrelerinin önemli bir gıdası kesilmiş olur. NutraSweet, Equal, Spoonful v.s. gibi tatlandırıcılar zararlı olan Aspartam ile yapılırlar. Daha iyi bir tatlandırıcı Manuka balı veya molastır, ama az miktarda alınmalıdırlar. Sofra tuzunda beyazlatıcı olarak kimyasallar bulunmaktadır. Daha iyi bir seçenek Bragg'in aminosu veya deniz tuzudur.
b- Süt vücudun, özellikle sindirim sisteminde, mukus üretmesine neden olur. Kanser mukusla beslenir. Süt yerine tatlandırılmamış soya sütü tüketilerek kanser hücreleri aç bırakılabilir.
c- Kanser hücreleri asit ortamda gelişirler. Et temelli diyet asittir ve sığır eti veya domuz eti yerine bol balık ve az tavuk eti yemek en iyisidir. Ette, özellikle kanserli kişilere zararı olan, canlı hayvan antibiyotikleri, büyüme hormonları ve parazitleri bulunur.
d- %80 taze sebze ve meyve suyu, kepekli tahıllar, tohumlar, nohutgiller ve biraz meyveden oluşan bir diyet vücudu bazik (alkali) ortamda tutar. %20 de fasulye içeren pişmiş gıdalardan oluşabilir. Taze sebze suları kolayca emilip 15 dakika içinde hücre düzeyine ulaşabilen ve sağlıklı hücreleri besleyen ve çoğalmalarını hızlandıran canlı enzimler içerirler. Sağlıklı hücre üretimi için gerekli olan canlı enzimlerin sağlanması amacıyla, taze sebze (sebzelerin çoğunluğu ve fasulye filizi) yiyin veya suyunu için ve günde 2-3 kez çiğ sebze yiyin. Enzimler 40o C'de yok olurlar.
e- Yüksek kafein içerikli kahve, çay ve çikolatadan uzak durun. Yeşil çay daha iyi bir seçenektir ve kanserle savaşan özellikleri vardır. Bilinen toksinler ve ağır metaller içeren musluk suyu yerine arıtılmış veya filtrelenmiş su içiniz. Damıtılmış su asittir, kaçınılmalıdır.

12) Et proteininin sindirimi zordur ve çok sindirim enzimi ister. Bağırsaklarda duran sindirilmemiş et çürür ve daha çok toksin birikimine neden olur.

13) Kanser hücrelerinin duvarları sert protein ile kaplıdır. Et yemekten kaçınarak veya azaltarak, kanser hücrelerinin protein duvarlarına saldıran enzimler daha çok açığa çıkar ve vücudun öldürücü hücrelerinin kanser hücrelerini yok etmelerini sağlar.

14) Bazı destek maddeleri (IP6, Flor-ssence, Essiac, anti-oksidanlar, vitaminler, mineraller, EFA'lar v.s..) bağışıklık sistemini güçlendirerek, vücudun kendi öldürücü hücrelerinin kanser hücrelerini yok etmesine yardımcı olur. E vitamini gibi diğer destek maddelerinin de, vücudun hasarlı, istenmeyen veya ihtiyaç olmayan hücrelerin atılmasının normal yolu olan, apoptoziz veya programlanmış hücre ölümüne yardımcı olduğu bilinmektedir.

15) Kanser zihinsel, bedeni ve ruhsal bir hastalıktır. Öngörülü ve olumlu bir ruh kanser savaşçısını muzaffer yapar. Öfke, affetmezlik ve acı bedeni stresli ve asitli bir ortama sokar. Seven ve affeden bir ruha sahip olmayı öğrenin. Sakin olmayı ve hayatın tadını çıkarmayı öğrenin.

16) Kanser hücreleri oksijenli ortamda gelişemezler. Günlük egzersizler ve derin nefes alma hücre düzeyine kadar daha fazla oksijen alınmasına yardımcı olur. Oksijen terapisi kanser hücrelerini yok etmek için diğer bir yöntemdir.

JOHN HOPKINS HASTANESİ'NDEN KANSER GÜNCELLEMESİ
1) Mikrodalga fırına plastik kap koymayınız.
2) Dondurucuya su şişesi koymayınız.
3) Mikro dalga fırınına plastik ambalaj koymayınız.
4) John Hopkins Hastanesi bunu yakın bir zamanda bülteninde yayınlamıştır.

Bu bilgi Walter Reed Ordu Tıp Merkezi tarafından da yayınlanmaktadır. Dioksin kimyasalları kansere, özellikle de göğüs kanserine, neden olmaktadır. Dioksinler vücudumuzun hücreleri için son derece zehirlidir. Plastik şişelerdeki suyu dondurmayınız, çünkü bu plastiğin içindeki dioksinin salınmasına neden olur.

Castle Hastanesi Sağlıklılık Programı Yöneticisi Dr. Edward Fujimoto bu sağlık tehdidini anlatmak için yakınlarda bir televizyon programına çıktı. Dioksinleri ve bizim için ne kadar kötü olduklarını anlattı. Plastik kaplar içindeki yiyeceklerimizi mikrodalga fırınlarda ısıtmamamız gerektiğini söyledi. Bu özellikle de yağlı yiyecekler için geçerli. (İngilizce metndeki fat sözcüğünün gerçek anlamı hayvansal yağdır.) Söylediğine göre yağ, yüksek sıcaklık ve plastik kombinasyonu dioksinin gıdaya geçmesine ve sonunda vücudumuzun hücrelerine ulaşmasına neden olmaktadır. Bunun yerine kendisi yemekleri ısıtmak için Corning Ware, Pyrex gibi cam kaplar veya seramik kaplar kullanılmasını tavsiye etmektedir. Yani hazır yemek ve çorbalar ısıtılmadan önce ambalajından çıkarılıp uygun kaplara konulmalıdır. Kağıt uygundur, ama kağıdın içinde de ne olduğu bilinmemektedir. Sıcaklığa dayanıklı cam kap kullanmak daha güvenlidir. Kendisi yakın bir zamanda fast food restoranlarının plastik köpük kaplardan kağıt kaplara döndüğünü de hatırlattı. Nedenlerden bir dioksin sorunuydu. Kendisi plastik ambalaj malzemesi ile örtülmüş yiyeceklerin mikrodalga fırında pişirilmesinin aynı derecede sakıncalı olduğunu da söyledi. Yiyecekler radyasyona maruz kalıp ısınıca, yüksek sıcaklıkta plastiğin içindeki zehirli toksinler eriyip yiyeceklerin üstüne damlamaktadır. Yiyecekler plastik yerine kağıt havlu ile örtülebilir.